Lise sıralarından beri sıkı dost 5 kadın... İçlerinden birinin kansere yakalanmasıyla değişen tatil planları... İspanyol yapımı The Girls at the Back gözyaşlarınızı silerken sizi bir anda güldürebilir.
Alma, Sara, Carol, Leo ve Olga.... 30'larında 5 güzel kadın. Yolları henüz lisede ergenken kesişen ve o günden beri hiç ayrılmayan bu 5'linin, daha ilk sahnede saçlarını 3 numaraya vurduğunu görüyoruz ve hepsinin yüzünde aynı ifade. Korku, kaygı, hüzün. Olayın saçları kazımaktan çok daha öte bir şey olduğunu henüz o dakika seziyoruz. Ama ne olduğunu bilemiyoruz elbette. Yalnızca bir çılgınlık mı yapmak istiyorlar, yoksa ortada çok daha ciddi bir şey mi var?
Birimiz kanser, ama hangimiz...
Saç kazıma ritüelinin ardından 5 arkadaş bir araya geliyor ve yeni stillerine hem şaşırıp hem birbirlerinin bu halini kucaklıyorlar. Bir tatilin arifesindeler, kocalarını, çocuklarını bırakıp her yıl geleneksel olarak yaptıkları bir tatil bu aslında. Ancak görüyoruz ki, bu sene şartlar değişmiş. İlerleyen sahnelerde, içlerinden birinin kansere yakalandığını ve bu tatilin diğerlerinden farklı olacağını öğreniyoruz... Ama kanser olanın hangisi olduğunu elbette bilmiyoruz. Bu bilgiyi, 5'inin de saçlarının 3 numara oluşuna şaşıran insanlara verirken bile yalnızca 'içimizden biri kanser, ama hangimiz olduğunu sana söyleyemem' diyorlar. Dile getirmenin, onu daha gerçek kılacağı korkusundan mı, yoksa bunun hakkında konuşmadan ve o kişiye kanserli muamelesi yapmasan bir tatil geçirmek için mi bu gizem anlaşılmıyor, zaten hangisinin kanser olduğunu son bölüme kadar öğrenemiyorsunuz. Yine de, bu gizem gıcık olunacak türden değil, odağınıza girecek çok fazla olay var çünkü.
Uzatmalı aşk...
İçlerinden ikisi, ergenlikten beri birbirine körkütük aşık, ama acaba hangileri? Asla dile getirilmemiş olan bu aşk, ezberbozan tatilleri sırasında ilk kez kelimelere dökülüyor. İkilinin geçmişe dönük sahneleri de bu duyguların aynası niteliğinde. Aşklarını dillendirme şekilleri zaman zaman akıllarına esip 'küçük bir sırt çantası, sen ve ben, gidelim' demekten öteye geçememiş. Bir taraf evlenip çocuk sahibi olduğunda da bu duyguları dile getirmek çok daha zor hale gelmiş elbette. O kavuşamamışlığın, bir sonları olmayışını düşünmelerinin yarattığı hüznü, seyirciye de geçirmeyi başarmışlar.
JULIO VERGNE/NETFLIX
Şartları zorlayan
buckett-list
Tatil öncesi, kağıtlara hepsinin gerçekleştirmek zorunda olduğu birtakım direktifler yazarak, bir buckett-list yani 'yapılacaklar listesi' hazırlıyorlar. Kimse kimsenin ne yazdığını bilmiyor. Açılan ilk kağıt ise şunu söylüyor: 'Bir kadınla takıl'. Daha sonrasında açtıkları kağıtlar da bundan daha az zorlayıcı direktifler vermiyor. Hep bir adım daha gitmek zorundalar. Bu meydan okumaları yerine getirirken, kimisinin başı belaya giriyor, kimisi aşkı buluyor hiç farkına varmadan, kimisi hep korktuğu bir şeyi deneyimlemek zorunda kalıyor. Listenin, aslında yapmak isteyip de, hiç cesaret edemedikleri şeylerden oluştuğunu anlıyoruz bir süre sonra. Piercing yaptırmak gibi mesela...
Travmalarla yüzleşme
Listede yapılacaklardan birisi de, geçmişlerinde yarım bıraktıklarını düşündükleri, içlerine yara olmuş bir işi bitirmek. Bu kısımda, akışın biraz kafa karıştırcı olduğunu söyleyebiliriz çünkü hepsi, geçmişlerinin ya da zihinlerini meşgul edenlerin hayaletleriyle diyalog kurmaya başlıyor. Karakterlerin daha kendi içlerine çekildiklerini görüyoruz. Gerçekle hayal bir anda birbirine karışıyor, ve hepsi bilinçaltları ile girdikleri çatışmalardan, alınlarının akıyla çıkıyor. Yani, yarım kalan işleri her ne ise, tamamlıyorlar. Gruplarında aslında bir 6. olduğunu ve yıllar önce ani bir kararla bağları kopardığını da bu kısımda öğreniyoruz, çünkü o da hepsi için, yarım kalmış bir iş...
The Girls at the Back, içinizi ısıtırken 'benim de böyle bir arkadaş grubum olsaydı keşke' dedirtiyor. Zamanın birbirinden koparamadığı, ve her koşulda birbirini kollayan bu 5 kadının hikayesi insanın hafızasına kolayca yer ediyor...