Amerika’nın İlk Seri Katili: Henry Howard Holmes

Herman Webster Mudgett olarak da bilinen Henry Howard Holmes, 16 Mayıs 1861 tarihinde ABD’nin 50 eyaletinden biri olan New Hampshire’de dünyaya geldi. Holmes’in Avrupalı ebeveynleri bu eyalete yerleşen ilk insanlar arasında yer almaktaydı. Holmes’in babası alkolik bir adamdı ve şiddet uygulama konusunda da üzerine yoktu. Holmes’in annesi ise dindar bir insandı ve Metodizm’e (Hristiyanlığın Protestanlık mezhebine bağlı bir düşünce sistemi) inanmaktaydı. Bu ebeveynlere ek olarak, Holmes onu etkileyen sınıf arkadaşlarına da sahipti. Holmes, henüz bir çocuk iken doktorlardan korkmaktaydı ve bunu fark eden sınıf arkadaşları onunla biraz eğlenmek istediler. Holmes’in sınıf arkadaşları ona zorla iskelet elletmeye çalıştılar ve onu tıbbın içine sürükleyerek onun doktor korkusunu tetiklemek istediler.

Her ne kadar Holmes çocukluk döneminde doktorlardan ve tıp ile ilgili durumlardan korkmuş olsa da bu ürkütücü insan 1884 yılında Michigan Üniversitesi’nin tıp fakültesine girdi ve üniversiteyi bitirerek bir doktor oldu. Üniversite eğitimi boyunca ölüm kavramı üzerine düşünen ve bu kavrama yoğunlaşan Holmes, üniversitenin laboratuvarından cesetler çaldı ve bu cesetlere hasarlar vererek para toplamaya çalıştı. Üniversite eğitimi bittikten sonra ilaç sektöründe ilerlemek istediğine karar veren Holmes, Chicago’ya taşındı. İlaç sektörüne ek olarak, Holmes çeşitli promosyon işleri ve emlakçılık ile ilgilendi. 

1886 yılının yazında Chicago’da bir eczanede işe başlayan Holmes’in iş vereni tatlı bir kadındı ve bu kadının eşi kanserdi. Bir süre sonra, kadının eşi hastalığından dolayı dünyaya gözlerini yumdu ve Holmes bu durumu bir fırsata çevirdi kendisi için. Yas tutan eczane sahibini eczaneyi kendisine satması için ikna eden Holmes, daha sonra bu eczanenin karşısında yer alan arsayı üç katlı bir bina inşa etmek için satın aldı. World's Fair Hotel olarak bilinen bu üç katlı binanın en alt katı Holmes’in eczanesini ve başka mağazaları içermekteydi. Üst katlarda ise alışılagelmiş bir yapı yoktu. Bir başka deyişle, bu binanın üst katlarında herhangi bir çıkışa ulaşmayan merdivenler, 100’den fazla oda ve garip koridorlar vardı. Anlayacağınız, Holmes ‘otel’ adı altında bir labirent yaratmıştı ve Holmes dışındaki insanların buradan çıkması çok zordu. Bu insanlara bu binanın yapımında çalışan inşaat işçileri de dahildi çünkü Holmes düzenli olarak inşaatta çalışan kişileri değiştirdi kimsenin elinde bu binanın tam planının olmaması için.

Fazlasıyla tuhaf bir yapıya sahip olan bu otel, tamamen Holmes’in katil olma isteği üzerine kuruldu. Bu otelde kadınları, sevgilileri ve diğer otel müşterilerini kurban olarak seçen Holmes, kimi zaman gaz boruları bulunduran odalarda kurbanlarını havasız bıraktı kimi zaman da onları bu binada parçaladı. Hatta, Holmes kurbanlarını parçaladıktan sonra onların vücut parçalarıyla iskeletler yarattı ve bu iskeletleri üniversitelerin tıp fakültelerine sattı. Bunlara ek olarak, Holmes bazı kurbanları yakmayı tercih etti ve yaktığı bedenleri kireç kuyularına atarak onlardan kurtulmaya çalıştı.

Zamanında ortağı olan Benjamin Pitezel’i ve Pitezel’in üç çocuğunu da öldüren Holmes, 17 Kasım 1894 tarihinde Boston’da ilk olarak at satışı dolandırıcılığından dolayı yakalandı. Daha sonra, Holmes’in korkunç bir seri katil olduğu ve çoğu cinayetini biraz önce bahsettiğimiz otelinde gerçekleştirdiği fark edildi. Masum birisi olduğunu ve şeytanın kendisini kullandığını iddia eden Holmes, 7 Mayıs 1896 tarihinde idam edildi. Henry Howard Holmes 27 tane cinayeti itiraf etmiş olsa da bu korkunç adamın yaklaşık 200 kişiyi öldürdüğü düşünülmekte.