Önümüzdeki 5 gün boyunca
KÜLTÜR/SANAT

Aktivistler Neden Sanat Çalışmalarını Hedef Alıyorlar?

24 Kas 2022

Geçtiğimiz haftalarda National Gallery'de yer alan Van Gogh'un "Ayçiçekleri" tablosuna iklim aktivistleri tarafından domates çorbası fırlatılmıştı. Bu olayın şaşkınlığını üzerimizden atamamışken hemen ardından Almanya'daki iki iklim aktivistinin Claude Monet'in tablosuna patates püresi attığına şahit olduk. Olaylar bununla da sınırla kalmadı. Sonrasında başka aktivistler İnci Küpeli Kız'a dahil olmaya çalışarak tabloya kendilerini yapıştırma girişiminde bulundu. Yaşanan tüm bu gelişmeler aktivist eylemlerin dikkat çekmek amacı ile özellikle sanatı hedef aldığını açık bir şekilde ortaya koyuyor. Peki aktivistler neden sanatı hedef alıyor?

2.5 Bardak

Bir sanat eserinin biricik olduğu ve ne yapılırsa yapılsın tam anlamı ile aynısının yerine konamayacağı konusunda hepimiz hemfikiriz. Zaten sanatın imge dünyasının derinlerinde yer alan asıl bileşen de budur. Bu sanat eserinin döneme damgasını vurmuş bir insan tarafından bundan yıllarca yıl önce yapıldığını da hesaba katacak olursak sanat yapıtının değeri paha biçilemez bir şekilde karşımıza çıkıyor. Böyle bir esere çorba fırlatılmasının ise insanlarda büyük bir şaşkınlık ve öfkeye neden olacağı zaten en başından beri oldukça açık. Olayın şoku ve sinirini üzerimizden attıktan sonra ise ne yapılırsa yapılsın aynısından bir tane daha yapmanın mümkün olmayacağı böylesine kıymetli, biricik ve önemli bir sanat eserininin hırpalanmaya çalışılmasının hiçbir mantığının olmadığı ile karşı karşıya kalıyoruz. Durumu anlamlandırmaya çalışmak adına böyle bir girişimde bulunan tarafların amacını irdelediğimizde ise karşımıza iklim aktivistleri çıkıyor. Ancak iklim değişikliği gibi büyük bir probleme dikkat çekmek adına girişimde bulunmaya çalışan biri ya da birileri neden böylesine kıymetli bir eseri mahvetmeye odaklanır? 

Herhangi bir değere sahip çıkmaya çalışırken çok kıymetli bir sanat eserini yok etmek gibi yıkıcı bir eylemde bulunmak öncelikle akıllara amaç ve girişimin birbirinden son derece farklı olduğunu getiriyor. Ancak durumu rasyonel bir şekilde irdelemeye başladığımızda aslında bazı önemli parçaların yerine oturduğunu görüyoruz. Van Gogh'un tablosuna çorba fırlatan aktivistlerin eylem sonrasındaki açıklamalarına baktığımızda böyle bir girişimde bulunmadan önce tablonun dışında koruyucu bir saydam plastik tabakanın yer aldığını bildiklerini söylediklerine şahit oluyoruz. Yani bu aktivistler böyle bir girişimde bulunmayı hedeflediklerinde tablonun zarar görmeyeceğini zaten biliyorlardı ve dolayısıyla da amaçları tabloyu mahvetmek değildi. Peki neden bunu yaptılar ve bu eylemi neden sanatsal bir eser üzerinde gerçekleştirdiler?

Bunun cevabı son derece basit; tepki çekmek. Ancak bu durum yine de eylemin özünü aktivist bir kimlik ile bağdaştırmak için yeterli değil. Her iki kavramı yani sanatı ve aktivizmi ortak bir paydada buluşturacak başka bir dayanağa ihtiyacımız var. Yukarıda da değindiğimiz üzere bir sanat eseri her şeyden önce biriciktir. Ayrıca Van Gogh'un tablosu bundan çok uzun zaman önce ve türlü zorluklar sonucu yapıldı. Böyle bir sanat eserine yapılacak olan zarar içerikli her türlü eylem etik ilkeler gereği elbette büyük bir "saygısızlık" olarak algılanacaktı. Bu sebeple de insanların vereceği ilk tepki bu durum karşısında şaşırmak, sinirlenmek ve dehşete düşmek olacak. Aktivistler böyle bir girişimi hedeflerken tüm bunların farkındalardı ve bu yüzden bu sanat eserini rastgele bir mantıkta seçmediler. Olaya rasyonel bir perspektiften bakarsak da neden bir sanat eserini hedef aldıkları ise aslında çok açık bir biçimde ortaya çıkıyor.

Bundan uzunca bir zaman önce yapılmış kitleleri peşinde sürükleyen önemli bir sanat eseri nasıl ki biricikse doğamız da böylesine değerli ve yaşam sürebilmemiz için gerekli olan yegane değerlerimizden biri. Onu bizden önce yaşamış olan kuşaklardan miras aldık ve bizden sonra yaşayacak olan nesillere bırakmak için de çaba göstermek zorundayız. Ancak yavaş ve istikrarlı bir biçimde onu her geçen gün mahvediyoruz. Bu durum geniş bir süreci kapsadığından dolayı ne yazık ki tepkimizi çoğu kez olması gerektiği şekilde güçlü ve net bir biçimde göstererek önlem almaya çalışmıyoruz. Ancak biricik olan bir başka değere örneğin bir sanat eserine alenen ve doğrudan zarar verildiğinde tepkimiz oldukça güçlü oluyor. Peki ya doğanın artık var olmadığı bir noktada zaten dünya üzerinde yaşam sürmemiz mümkün olmayacağına göre sanatın ne anlamı kalacak ki? 

Kısacası sanatsal çalışmaları hedef alan aktivist girişimlerin temelinde önemli ve biricik değerimiz olan doğanın tasviri sanat üzerinden yapılmaya çalışılıyor. Bu tarz girişimlerdeki zarar ise aslında yalnızca görünürde veriliyor. Fakat ilk etapta yalnızca gözümüzün gördüğü üzerinden değerlendirme yaptığımız için durumun rasyonel boyutunu çoğu kez göz ardı ediyoruz. Öte yandan bu tarz girişimler bu zamana dek herhangi bir sanatsal yapıta zarar vermedi. Ancak bu durum bundan sonra da bu şekilde devam edecek mi bunu bilemeyiz. Örneğin tepkisini göstermek için herhangi bir sanat eserini merkeze alan bir aktivist eğer o eserin korunup korunmadığını bilmeden eylemde bulunursa eseri gerçekten mahvedebilir. Diğer taraftan bu durumun ve eylemlerin ne derece ileri boyutta seyredeceğini de kestiremeyiz. Eğer hedef alınan sanat eserleri bir gün verilen zararın empatisi ile eşleşemez duruma gelirse o noktada kaybımız büyük olacak demektir.
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?