TARİH
1963'te 120 Kişinin Yaşamını Yitirdiği Elim Kaza: Ulus Faciası
24 Kas 2022
1963 senesinin 1 Şubat günü, Ankara’nın Ulus semtinde büyük bir facia meydana geldi. Tam yüz yirmi kişinin canına mal olan bu facia yıllarca unutulmayacak ve "Ulus Faciası" Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en karanlık günlerinden biri olarak tarihe geçecekti. Şimdi sizlerle geçmişe ufak bir yolculuk yapalım ve bu felaketin yaşandığı günün erken saatlerine gidelim. Her şey olağan rutininde başlamıştı 1 Şubat sabahı…
2 Bardak
O gün, Ramazan ayının ilk günüydü. Herkes olağan koşuşturmacası içinde sabah erkenden kalkıp işine ya da okuluna gidiyor, gün normal seyrinde devam ediyordu. Ancak kimse bilmiyordu ki o gün 120 kişinin canına mal olacak korkunç bir kaza yaşanacaktı. Lübnan Orta Doğu Havayolları’na ait olan Vickers 754D tipi yolcu uçağı, taşıdığı on beş yolcusu ile birlikte Ankara Esenboğa Havalimanı’na doğru iniş için hazırlanıyordu. Tam o dakikalarda Etimesgut üzerinde havalanmakta olan Çubuk 28 askeri uçak da eğitim uçuşunu tamamlamış ve üsse dönmek için rotasını o yöne doğru çevirmişti. Bu olaylar yaşanırken saatler 16:00’ı gösteriyordu. İşte tam bu sırada kimsenin tahmin edemeyeceği o elim kaza gerçekleşti.
Ankara’nın hemen her yerinden duyulan şiddetli bir patlama sesiyle herkes neye uğradığını şaşırdı. Kimse ne olduğunu anlayamamış, panikle etrafına bakar olmuştu. Bu patlama sesi ise Altındağ semalarında çarpışan iki uçaktan geliyordu. Lübnan Havayolları’nın uçağı, çarpışma öncesinde Esenboğa Havalimanı’nda kuleyle irtibata geçmiş ve onlara şu bilgiyi geçmişti: “Normal seyir hâlindeyiz, Ankara üzerine temas ettik ve iniş için alçalıyoruz…”
Ne yazık ki bu sözler uçağın pilotunun son sözleriydi ve bu sözlerin ardından bir daha uçakla irtibata geçmek mümkün olmadı. Sedar, tamamen tesadüf eseri o bölgede eğitim uçuşu yapmakta olan Çubuk 28 uçağı ile saat 16:12 sularında havada çarpışıp Ankara’nın tam göbeğine, Ulus semtine doğru düşmeye başlamıştı. O an, korkunç bir kâbusun gerçeğe dönüşmüş hâli gibiydi; gökyüzü siyah ve kırmızı dumanlarla kaplanmış, insanlar korkunç çığlıklar eşliğinde sağa sola kaçışmaya başlamışlardı.
Çarpışmanın ardından yolcu uçağına ait parçalar Ulus’taki Anafartalar Caddesi’ne doğru düşmeye başladı, hakeza uçaktaki yolcular da öyle. Eğitim uçuşu yapan askeri uçak ise Bentderesi civarında bir binaya çarpmış, uçaktaki askerlerden bazıları paraşütle atlayıp kurtulmaya çalışsalar da her iki uçaktan sağ çıkan olmamıştı. Dedik ya, o gün Ramazan ayının da ilk günüydü.
Ramazan alışverişi yapmak ve ayın ilk günü olduğu için maaşını çekmek için sokaklarda olan insanlar uçaktan kopan parçaların hedefi olmuştu. Uçağın jet yakıtı parçaları birer alev topuna dönüştürmüş ve o esnada Hükümet Caddesi ve Bentderesi civarında olan insanlar bu alev toplarının arasında kalarak feci şekilde can vermişlerdi. Onlarca kişi yanarak öldü, hastaneler ise bu olayla birlikte seferberlik ilan ettiler. Elbette yaşanan faciadan ötürü çevreye büyük bir kaos hakimdi.
Artık şans mı, yoksa kader mi bilinmez ama o sıralarda ikindi namazı kılınan Zincirli Camii cemaati, bu kazadan kıl payı kurtuldular çünkü uçak caminin üstüne değil de yakınlarına doğru düşmüştü. Ölü sayısı yüz yirmiyi buldu, Ankara’da bu büyük kaybın ardından ülkece yas ilan edildi. Kültür ve sanat aktiviteleri uzunca bir süreliğine durduruldu.
Başkent yaralarını sarmaya çalışırken insanlar yıllar boyu akıllardan çıkmayacak bu felaketin izlerini silebilmek için sıkı sıkı birbirlerine kenetlendiler. Yapılan incelemeler sonucu bu çarpışmada yolcu uçağı %80 kusurlu bulunmuş, askeri uçağın ise %20 kusurlu olduğuna kanaat getirilmişti. Umut ediyoruz ki tarihimizde bir daha böyle feci kazalar yaşanmasın, yaşanılan elim olaylardan çıkarılması gereken tüm dersler çıkarılsın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?