Önümüzdeki 5 gün boyunca
ZOOM

Yüzyılı Aşan Yolculuk: Rolls-Royce

08 Oca 2022

Geçtiğimiz aylarda 28 milyon dolar fiyatıyla “dünyanın en pahalı otomobili”ni tanıtan Rolls-Royce, otomobil markaları içinde parmakla gösterilen bir başarıya sahip. Kalite denildiğinde akıllara gelen ilk isim olan marka, bu başarısını tarihinden alıyor. Birbirine ilham olan iki mühendisin, bugün okyanusları aşan ilk damlasına birlikte bakalım. Karşınızda Rolls-Royce’un yüzyılları aşan yolculuğu!

2.5 Bardak
Rolls-Royce Motor Cars CEO’su Torsten Müller-Ötvös, markanın 2023 yılında hayata geçirilecek elektrikli otomobilini tanıtırken şöyle diyordu: “Bugün, 4 Mayıs 1904’ten bu yana Rolls-Royce Motor Cars tarihindeki en önemli gün. O tarihte, kurucularımız Charles Rolls ve Sir Henry Royce, ilk kez bir araya geldi ve en iyiyi yaratacakları konusunda anlaştılar. Yarattıkları otomobiller, dünyaya gerçek bir lüks deneyimi sundu. Rolls-Royce bugüne kadar tartışmasız olarak zirvedeki yerini korudu. Markamız, bir yüzyıldan fazla bir süredir en iyiyi tanımlamaya devam ediyor.” Rolls-Royce bugünkü başarısını gerçekten de geçmişinden alıyordu. Markanın hikâyesi, neredeyse zıt hayatlar yaşamış iki mühendisin, bir arkadaşları sayesinde tanışmaları ile başlıyor ve bundan yaklaşık 120 sene öncesine uzanıyordu…

1877'de Londra'nın varlıklı Berkeley Meydanı'nda doğan Charles Stewart Rolls, Cambridge'deki Trinity College'da makine mühendisliği okudu. Motor tamir konusunda o kadar nam salmıştı ki, “Dirty Rolls” ve “Petrolls” lakaplarıyla anılıyordu. Ayrıcalıklı bir şekilde yetiştirilmiş olan Rolls'un aksine, 1863’te Peterborough’da doğan Henry Royce dokuz yaşında iş hayatına atılmak zorunda kaldı. Kaderi değişmeden önce gazete satan çocuklardan biriydi. Great Northern Demiryolu İşleri'nde seçkin bir mühendisin altında çalışmaya başlayan Royce, akşamlarını kendi çapında cebir, Fransızca ve elektrik mühendisliği okumaları yapıyor, kendini geliştiriyordu. 

Geçen yılların ardından Rolls, arkadaşı Claude Johnson ile İngiltere'deki ilk otomobil bayilerinden biri olan CS Rolls & Company’yi kurdu. Fransa'dan Peugeot ve Belçika'dan Minerva otomobillerini ithal edip satıyordu. O sıralarda Royce gerçek tutkusu olan mühendisliği tam zamanlı bir işe çevirmek için mühendis arkadaşı Ernest Claremont ile kapı zilleri ve dinamolar gibi elektrikli bileşenler yapmak için gece gündüz çalıştıkları bir iş kurdu. 

İki mühendisimizin hayatı böyle akıp giderken dünya tarihini de değiştirecek o gün geldi. Royce'un şirketinin hissedarı ve Rolls'un bir arkadaşı olan Henry Edmunds ikiliyi bir toplantıda buluşturdu. Toplantıyı ayarladığında Edmunds, otomobil dünyasının geleceğini sonsuza dek değiştireceğini bilmiyordu.

Rolls ve Royce ilk olarak 4 Mayıs 1904'te Manchester'da bir araya geldi. Royce'un çift silindirli 10 beygirlik motorunu gördükten birkaç dakika sonra Rolls, aradığını bulduğunu anladı. Motorlu arabayı bir gezintiye çıkardıktan sonra Rolls, Rolls-Royce adı altında Royce'un üretebileceği kadar çok motorlu araba satmayı kabul etti. 

Elbette marka yaratmak vizyon gerektiriyordu. Bu nedenle, Rolls ve Royce motorlu arabalar yapmak ve satmakla meşgulken, genel müdür rolüne adım atan ve acemi şirketin itibarını genişleten Rolls'un ortağı Claude Johnson oldu. Bir tanıtım dehası olan Claude Johnson, şirketin başarısının o kadar ayrılmaz bir parçası oldu ki, “Rolls-Royce'daki kısa çizgi” olarak tanındı. Hatta Rolls-Royce ile sonsuza kadar ilişkilendirilecek olan o sloganı yarattı: “Altı silindirli Rolls-Royce en iyilerden biri değil, dünyanın en iyi arabası.” 

Markanın bugünkü ününün ardında 1907 yılında yapılan bir deneyin de payı bulunuyordu. Silver Gost adını verdikleri otomobil modeli, Londra ve Glasgow arasında hiç stop etmeden 27 defa gidip gelmeyi başardı. Yaklaşık 22 bin kilometrelik yolu tabiri caizse teklemeden geride bırakan Rolls-Royce, otomobil dünyasındaki ilk bilinirliğini bu test sürüşü ile elde etti.

1925 yılında çıkardıkları yeni araçları Phantom ile şöhretine şöhret katan marka, yoluna dolu dizgin devam etti. Üstelik bu model yüzyıllara meydan okuyacak, bugün bile kullanılmaya devam edecekti. Otomotiv dünyası Rolls-Royce ile büyülenmeye devam ederken, uçak dünyası da efsane markadan nasibini aldı. Otomobil üretiminin yanında o dönem uçak üretimi yapan Wright kardeşlere uçak motoru da üreten Rolls-Royce İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla beraber Birleşik Krallık ordusu için zırhlı ve farklı birçok askeri araç üretimi bile yaptı. 

Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası asıl ününe kavuşan marka, deyim yerindeyse bir statü göstergesi olup çıktı. İngiliz Kraliyet Ailesi’nden dünyaca ünlü aktör ve aktrislere, meşhur sporculardan dönemin müzisyenlerine ve önemli devlet insanlarına kadar herkes Rolls-Royce kullanmaya başladı.  

1970’lerin başında tüm dünyada etkisini gösteren ekonomik kriz Rolls-Royce’u da bir miktar etkiledi. Bölünmek zorunda kalan markanın bir kısmı 1998 yılında BMW’ya katılırken bir kısmı Rolls-Royce Motor Cars ismiyle araç üretimlerine devam etti. 2003’te Phantom 7, 2017’de Phantom 8’i piyasaya süren marka, geçtiğimiz aylarda elektrikli otomobil modeli olan Silent Shadow’u tanıttı. 

Dünyaca ünlü marka 118 yıllık tarihi boyunca olağanüstü zorluklarla karşılaştı. 1918 yılında her köşeyi İspanyol Gribi sardığında, daha emekleme döneminde olsa bile üstesinden geldi. 10 yıl sonra, Büyük Buhran küresel ekonomiyi harap ettiğinde yine sağlam durdu. Takip eden yıllarda, Rolls-Royce, çalkantılı ve belirsiz bir dünyada sakinliği ve istikrarı somutlaştırarak, yurtiçinde ve yurtdışında ekonomik ve politik krizlerin şoklarına sonuna kadar dayandı. Daha yakın bir tarih olan 2008’de mali çöküşe karşı dimdik durdu ve çukurdan her zamankinden daha dirençli ve kararlı çıktı. Covid-19 muhtemelen Rolls-Royce'un şimdiye kadar karşılaştığı en büyük test olsa da, kesinlikle ilk değildi.

Rolls-Royce yaratıcılığı, bağlılığı, cesareti ve dayanışması ile her zorluğun üstesinden gelmeyi başarırken, bugün hala başarının, kalitenin ve lüksün sembolü olarak anılmaya devam ediyor. 

©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?