Önümüzdeki 5 gün boyunca
SPOR

Suçla Gölgelenen Bir Başarı Hikayesi: O.J. Simpson

07 Oca 2022

80’lerde Amerikan Futbolunda fırtınalar estiren ve Çıplak Silah filmlerinden başına türlü dertler gelen çilekeş siyahi polis olarak da tanıdığımız O.J. Sipmpson, Amerika tarihinin belki de en medyatik davalarından birinin kahramanı oldu. Bu hikaye; 0’dan zirveye, zirveden yeniden sıfıra düşen bir adamın hikayesi. Hazırsanız, başlıyoruz.

3 Bardak

O.J. Simpson; 9 Temmuz 1947 yılında, California Purero Hill’de, hastane yöneticisi olan Eunice ve banka görevlisi Jilly Lee Simpson’un oğlu olarak dünyaya gözlerini açtı. Doğumundan kısa bir süre sonra raşitizm hastalığına yakalandı ve 5 yaşına kadar bacaklarına tel takmak zorunda kaldı. 1952'de babası o daha çok küçükken aileden ayrıldı, annesi ve dört kardeşiyle birlikte zorlu bir hayat sürdü. Çocukluk ve gençliği sokak çetelerinin aranan üyesi olarak geçse de Amerikan futbolundaki yeteneği onu farklı yollara sürükledi. Lisede başlayan serüveni, burs kazandığı üniversitede de devam etti. Bu noktadan sonra ödüller, profesyonel takımlar ve daha fazlasının kapıları ona sonuna dek açıldı. Futboldaki profesyonel kariyeri 1969'da Buffalo Bills'e katıldıktan sonra başladı. Sport Dergisi ona 'Yılın Adamı' adını verdi. 1972'den 1976'ya kadar art arda beş yıl boyunca, O.J. Simpson 1.000 yarda koşarak zirveye ulaştı. Dört kez üst üste Amerikan Uluslararası Futbol Ligi’nin (NFL) en hızlı oyuncusu unvanını kazandı. Jim Brown'ın 1863 rekorunu kırarak, bir sezonda 2000 yarda koşan ilk oyuncu olma rekoru ise hala onun elinde.

Ancak Buffalo Bills’de oynadığı 1977 yılında sakatlandığı için kariyer hayatına ara verdi. 1978'den 1979'a kadar 'Buffalo Bills' tarafından takas edildikten sonra 'San Francisco 49ers' için oynadı. 1979'da dizindeki sakatlık nedeniyle emekli olduğunda 806.688 dolar maaş alarak Amerikan Uluslararası Futbol Ligi’nin en yüksek ücretli futbolcusuydu. Bu emeklilikten sonra ünü beyaz perdeye de sıçramasını sağladı. Sinema ve reklam filmlerinin ardı arkası kesilmedi ve O.J. Simpson, tam anlamıyla kamuya mal oldu. Bu noktaya dek 'şanslıların başına gelebilecek' iyi bir hayata sahip olduğunu söyleyebiliriz ama her şey bu yıllardan sonra, 1977'de ikinci evliliği için masaya oturduğunda değişmeye başladı.

Henüz eski eşinden boşanmadan evvel bir gece kulübünde tanıştığı Nicole Brown'la başlayan ilişkisi, 1985 yılında evlilik ile sonuçlandı. Ancak ikili bu evlilikte aradığını bulamadı ve 7 yılın ardından boşanma kararı aldı. Boşandıktan iki yıl sonra ise bugün bile hala pek çok dizi ve filme konu olan o elzem cinayet yaşandı. Nicole Brown ve arkadaşı 1994 yılının 12 Haziran'ında Simpson'dan boşandıktan sonra taşındığı evin hemen önünde ölü bulundu. Boğazı kesilen Brown ve bıçaklanarak öldürülen Goldman'ın cesetleri evin bahçesinde bulunduğunda, aralarındaki süregelen tartışma sebebiyle polisler ilk olarak Simpson'dan şüphelendi. Bu şüphenin ilk sebebi olay yerinde bulunan eldivenin diğer eşinin onun evinde bulunması olsa da yapılan incelemeler daha ciddi bulguları da ortaya çıkaracaktı.

Uyanan şüphelerin sonunda 17 Haziran günü teslim olması gerektiği bildirilen Simpson bir anda ortadan kayboldu. Aslında bu durumu ortadan kaybolmak olarak değerlendirmek güçtü. Çünkü telefon kayıtlarını inceleyen polis, onun nerede olduğunu hızlıca öğrendi. Simpson, şehirdeki otoyolda eski takım arkadaşı A.C. Cowlings’in kullandığı beyaz bir aracın arka koltuğunda seyir halindeydi. Elinde her nedense, bir tabanca vardı. Canlı yayında milyonlarca insanın izlediği kovalamaca sonunda araç durduruldu ve Simpson yakalandı. Bu süreçte, onun cinayetin birincil zanlısı olduğu bilinmesine rağmen siyahi Amerikalıların başarısının bir temsili olduğu için siyahi yurttaşları tarafından fazlasıyla desteklendi.

Yakalandıktan sonra avukatına bıraktığı intihar notu, elindeki silahı ve rehin arkadaşını açıkladı fakat açıklanamayan o kadar çok şey vardır ki, bu not bir detayın ötesine geçemedi. Olay yerinde toplanan kan örnekleri arasında Simpson'ın da kanı bulunmuş, ayakkabısının izlerine rastlanmıştı. Hatta evinde, arabasında da bu izlerden bolca vardı. Siyahiler onun suçsuz olduğuna gönülden inanırken kanıtlar aksini söylüyordu. Tüm kanıtlara rağmen avukatları öyle bir öneri ortaya attı ki, duruşmanın seyri bir anda değişti. Yargıç bulunan eldivenin denenmesini kabul etti, Simpson eldiveni denedi ve diğer eşi onun evinde bulunan eldiven eline uymadı! Sebebi net olarak bilinemese de yapılan araştırmalar Simpson'ın avukatlarının önerisiyle kullandığı ilaçları kesmesi ve bunun sonucunda da ellerinin şişmesinden şüphelenildi. Ne de olsa içlerinde Kardashianların babası olarak bilinen Robert Kardashian’ın da yer aldığı “Dream Team” avukat ordusu hiçbir detayı es geçmemişti.

Bu noktadan sonra duruşmanın seyri tamamen değişti. Simpson'ın avukatlarının gayretleriyle hukuk mücadelesi yerini ırkçılığa bırakmıştı. Cinayeti araştıran dedektiflerden biri olan ve olay yerindeki kanlı eldiveni ortaya çıkaran Mark Fuhrman’ın ırkçı davranışları sebebiyle aldığı ihtarın ortaya çıkması, siyah-beyaz savaşının duruşmaya iyice sıçramasına yol açtı. Olay yerinde dikkatsiz davranan polislerin yaptığı hatalar, ayak izlerinin karıştırılmış olması, hepsi bu minvalde değerlendirildi ve Simpson'ın suçu bir anda tartışılmaz hale geldi. Sonuç, tüm kanıtlara rağmen Simpson masum bulundu fakat yarattığı manevi zararlar için eski eşinin ailesine 33 milyon dolar ödemeye mahkum edildi.
Görünürde her ne kadar beraat etmiş olsa da bir suçlu olarak anılan Simpson, yıllar sonra 2008'de silahlı soygun ve adam kaçırma suçundan tutuklandı. 33 yıllık hapis cezasının 9 yılı 2017 yılında sona erdi, şartlı tahliye edildi. Hukuk onu aklamış olsa da halen elinde iki masum insanın kanını taşıdığı düşünülüyor.

©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?