SPOR

Manchester City F.C. ve Başarı Yüklü Tarihi

09 Oca 2022

İster bir futbolsever ister ofsayt dışında her şeyi bildiğini iddia eden bir seyirci ya da isterseniz futbolun f’sini dahi bilmeyen sıradan bir vatandaş olduğunuzu söyleyin; futbol bilgi ve ilginizden bağımsız olarak Manchester City’yi ismen de olsa mutlaka duymuş olacağınızdan eminiz. Spor dünyasının ve futbol sahalarının efsanevi unsurlarından biri olan bu görkemli takımı daha yakından tanımanın zamanı gelmedi mi artık? Bizce geldi de geçiyor bile! Öyleyse buyurun yazımızın devamına geçelim…

İşin aslına bakacak olursanız, takımın kökleri 19. yüzyılın sonlarına kadar uzayarak epey derinlere iniyor…

İngiltere’nin kuzeybatı bölgesinde, Manchester şehrinin banliyösü olan Gorton’da konumlanan Saint Mark’s Kilisesi, 1880’li yıllarda bölgenin yerlisi olan gençlerden oluşan bir futbol kulübü kurmuştu. Rivayete göre kulübün ihtiyacı olan finansal destek, dönemin önde gelen figürlerinden Richard Peacock tarafından sağlanıyordu. Kilisenin papazı Arthur Connell ve eşi Anna tarafından oluşturulan takım, kariyerine St Mark’s FC ismiyle başlamıştı ve henüz ne oyuncuları ne de kurucuları bu takımın dillere destan olacak geleceğinden haberdardı.

Kulüp, başlarda oldukça basit bir amaca hizmet ediyordu. İşsizlik, döneme damgasını vurmuştu ve bölgenin işsiz gençlerini sokaklarda başı boş dolaşmaktan, beladan uzak tutmanın tek yolu, onlara farklı bir uğraş, kafalarını dağıtmalarına ve boş zamanlarını öldürmelerine yardımcı olacak bir aktivite sağlamaktı. Bu nedenle olacak ki kilise tarafından kurulmuş olmasına rağmen yalnızca kilise mensubu olanlar değil, her dinden gencin takımda yer almasına izin verilmişti.
100 yılı aşkın kariyeri ile spor tarihinin kalın kitaplarında, en değerli sayfalarda kendine yer edinecek olan takım, ilk maçını 13 Kasım 1880 yılında oynamıştı.

Takımın üniforması, başlarda üzerinde beyaz bir haç taşıyan siyah süveterlerden oluşuyordu. Malum, kilise temelli bir kulüptü, St Mark’s ya da diğer bir adıyla West Gorton. 1884 yılında, kariyerinin henüz başladığı yıllarda bu şekilde sahalara çıktığı bilinse de çok geçmeden, günümüzde de pekala aşina olduğumuz renklere dönüşümünü yapmıştı. Takımın ikonik gökyüzü mavisi renginin, 1894 yılına ya da belki de daha da öncesine dayandığı söyleniyor.

Temellerinin atıldığı Saint Mark’s Kilisesinin adıyla kariyerine başlayan takım, 1887 yılında Ardwick Association Football Club olarak anılmaya başlamıştı. Çok geçmeden, yaklaşık 7 yıl sonra, 1894 yılında ise nihayet kendisini sahalarda zirveye taşıyacak olan Manchester City ismine kavuşmuştu.  Asıl başarı, bu değişikliğin ardından gelecekti zira Manchester City (ya da kısaca City), 1899 yılında Second Division’ı kazanarak ilklerini elde etmeye başlamıştı. İngiliz futbolunun birinci seviyesine yükselen takım için buradan sonrası ise tam anlamıyla galibiyetler silsilesiydi. 23 Nisan 1904’te Bolton Wanderers’a karşı kazandığı maç sayesinde FA Cup şampiyonu olarak destansı kariyerinin ilk büyük başarısını elde etmişti.
Her yükselişte ara sıra kısa süreli, irili ufaklı gerilemeler meydana gelebiliyordu elbette. İnanılmaz başarılara imza atan takım, 1906 yılında kulüp içerisinde mali usulsüzlük olduğuna dair iddialarla burun buruna gelmişti. Önce, toplamda on yeni oyuncu askıya alınmış, ardından takım kaptanı da dahil birçok oyuncu Manchester United’a transfer olmuştu.

20. yüzyılın başları, City için başarılarla dolu bir dönemdi. 1930’lu yıllarda iki kez art arda FA Cup finaline ulaşan takım, 1933 yılında gerçekleşen ilk maçta mağlup edilmiş olsa da takibindeki sene galip gelerek büyük kupanın sahibi olmuştu. Manchester City, inanılmaz bir seyirci kitlesine sahipti, öyle ki 1934 yılında Stoke City ile olan karşılaşması esnasında kendisine tezahürata gelen 84 bin 569 kişilik taraftar sayısı ile İngiliz futbol tarihinde iç sahadaki en yüksek seyirci rekorunu kırmıştı. Daha sonraları bu rekor, 2016 yılında Wembley Stadyumunda Tottenham Hotspur ile Bayer Leverkusen arasında gerçekleşen UEFA Şampiyonlar Ligi grup aşaması maçında, Tottenham taraftarları tarafından kırılmış olsa da City, listenin ikinci sırasında yerini korumaya devam ediyor.

1937 yılında ilk First Division şampiyonluğunu da kazanan takım, 1956 yılında Birmingham City’yi mağlup ederek kazandığı bir diğer FA Cup şampiyonluğu ile tüm zamanların en akılda kalıcı finaline imza atmıştı. Maç, boynu kırılmış olmasına rağmen oynamaya devam eden Manchester City kalecisi Bert Trautmann ile günümüzde hala dikkat çekiyor.
Takibindeki senelerde belli başlı düşüşler yaşayan takımın olumsuz dönemi uzun sürmemişti, zira 70’li yıllara doğru edinilen başarılar, zaten kayda değer bir itibar zedelenmesi yaşamamış olan City’yi yeniden zirveye taşımaktaydı. Ne var ki bu dönemin ardından da inişli çıkışlı dönemler yaşanacaktı.

1992 yılında kurulan ve İngiliz futbol lig sisteminin en üst seviyesi olarak bilinen Premier League’in kurucuları arasında Manchester City de yer alıyordu. Ancak ligin ilk sezonunu 9. sırada tamamlayan takım, bu ligde yalnızca üç sezon yer alabilmiş, 1996 yılında ise küme düşmüştü. City, bu dönemlerde tarihinin en başarısız dönemini yaşıyordu. Akabinde kulüp başkanında değişikliğe gidilmiş ve az çok yükselişler yaşanmıştı. Ne var ki takımın yeniden küme düşmesi kaçınılmazdı. 2000’li yılların başlarında Kevin Keegan’ın teknik direktörlüğe gelmesiyle kazanılan 2001-02 Division One şampiyonası ardından edinilen puan ve sezonda atılan gol sayısı, kulübün tarihine yeni rekorlar olarak geçmişti.

1923 yılından itibaren iç saha maçları Maine Road’da oynanıyordu. 2002-03 sezonu, City için burada oynadığı son sezon olacaktı, zira takım, takvimler 2003 yılını gösterdiğinde, yeni inşa edilmiş olan Manchester Şehir Stadyumu’na taşınacaktı.
Sadede gelecek olursak...

2008 yılında kulüp içerisinde mali sıkıntılar gündem olmuştu. Aynı yıl ağustos ayında Abu Dhabi United Group tarafından satın alınan kulübün mali sorunlarını atlatması uzun sürmemişti. Öyle ki Brezilyalı oyuncu Robinho, 32,5 milyon sterlinlik bir ücret karşısında Real Madrid’den buraya transfer edilmiş ve böylece İngiltere transfer rekoru kırılmıştı.

O gün bugündür birçok galibiyetin yanı sıra mağlubiyete de kapı açan; Sergio Agüero, Kevin De Bruyne, David Silva gibi yetenekli oyuncular ve Pep Guardiola, Roberto Mancini gibi başarılı teknik direktörler gören takım, her şeye rağmen futbol sahalarında, hatta spor dünyasında edindiği inkar edilemez itibarı korumaya devam ediyor.
©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?