Her insan yaşamı, diğerlerini gözlemleyerek öğreniyor. Bugün olduğumuz kişinin büyük kısmını bu öğrenme becerimize borçluyuz. Doğduğumuz andan bugüne; bizi yetiştiren, birlikte yaşadığımız veya yalnızca tanıklık ettiğimiz insanlardan öğrendiklerimizle kimliğimiz şekilleniyor. Olduğumuz insanı en çok da kuşkusuz bizi yetiştiren insanlar etkiliyor. Kurduğumuz tüm ilişkilerin kökünde ebeveyn figürlerimizin ilişkilenme biçimleri yatıyor. Burada her ne gözlemledik, algıladık, öğrendiysek kendimizle olan ilişkimizden tutun çocuğumuzla ilişkimize kadar bunları uyguluyoruz. Dolayısıyla yetişkinlikte de (çoğu zaman bunlardan bihaber) çocukken nasıl ebeveynlere sahipsek, kendi kendimize de o şekilde davranıyoruz. Bunu değiştirmek ise kendimize yeniden ebeveynlik etmeyi öğrenerek mümkün.