Önümüzdeki 5 gün boyunca
KÜLTÜR/SANAT

Fatma Dizisi Neden Bu Kadar Beğenildi?

14 May 2021

Netflix’in en iyi Türk dizisi olarak gösterilen Fatma’nın başrolünü Burcu Biricik üstlenirken, Özgür Önurme senaristliği Özer Feyzioğlu ise yönetmenliği üstleniyor. Yayınlandığı ilk günlerde Twitter’da Trend Topic (TT) olmayı başaran dizide en büyük övgüyü müthiş oyunculuğuyla Burcu Biricik aldı. Peki, ama kendi adaletini yaratmak zorunda kalan bir kadının hikâyesini konu alan bu dizide diğer Türk dizilerinde olmayan ne var? Gelin hep birlikte dizinin artılarına ve eksilerine göz atalım. Baştan uyaralım, bu yazı diziyle ilgili bilgiler içeriyor.

2.5 Bardak

Kocası hapisten çıktıktan sonra kaybolan Fatma’nın, kocasını arayış serüvenine tanıklık ettiğimiz dizinin öncelikle iyi kurgulanmış karakter altyapılarına değinmek gerekiyor. Fatma otizmli bir oğlu olan, kocası pis işlere bulaşmış temizlikçi bir kadın. Bu üç katmanda bile kendi içinde derinliklere sahip şekilde kurgulanmış ana karakter bir dönüşüm yaşıyor. Dönüşüm hikâyesi yazmak her zaman zordur, öncesi ve sonrası iyi kurgulanmalıdır ki seyircinin zihninde dolduramadığı boşluklar oluşmasın. Bu dizi de bu anlamda iyi örülmüş, karaktere hizmet eden dizilerden. Çocukluğundan beri yaşadığı, ardı arkası kesilmeyen tacizler, engelli çocuğuyla bir başına ilgilenmeye çalışması, oğlu için gösterdiği tüm çabanın boşa çıkması ve oğlunun ölmesi, çiğ bir cehaletle ruhsuzlaşmış bir koca, parasızlık, ağır yaşam şartları, sevgisiz ve ıstıraplı bir yaşam üst üste binerse bir katil yaratmaz mı? Yaratır. Fatma karakteri de tüm bunlarla baş ederken şiddeti kanıksıyor, dahası şiddet göstermekten kaçmak yerine ve kendi adaletini yaratmak için canice cinayetler işlemeye başlıyor. Karakterin altyapısı öyle sağlam ki ve işlediği cinayetlerin hepsinin öyle iyi nedenleri var ki art arda cinayetler işlemesi bir süre sonra izleyicide tuhaf bir tatmin duygusu yaratıyor. 

Örneğin ilk cinayetini, kocasının borcu için “Seni satsın ödesin borcunu” diyen alacaklıyı öldürerek işliyor. Buradaki eril dil ve Fatma’nın hesabını görmesi seyircide adaletin yerini bulduğu hissini doğurarak bir tatmin duygusu yaratıyor muhakkak. Cinayetlerini ardı ardına işlerken görünenin ardındaki görünmezliğe sığınıyor. Önemli biri olmamaya sığınıyor, sıradanlığın maskesini takıyor. Bir temizlikçi olarak hayatın içinde, büyük bir AVM’de çalışırken, herkesin gözü önündeyken ama asla dikkat çekmezken ona “kirli” gelen herkesi temizlemeye koyuluyor. Polisin yanından bile sessizce sıyrılmayı başarıyor. Bu görünmez olma durumu oldukça zekice ve iyi kurgularla kullanılıyor dizide. Gündeliğin şüphe götürmez yanını parlatırken iyi hamleler kurguluyor senarist.

Bize unuttuğumuz gerçekleri hatırlattığı için de çok tutuldu bu dizi. Öyle ki kadın cinayetlerine, baskıya, tacize, tecavüze, büyük avukatlık şirketlerinin, büyük holdinglerin iş kazalarına olan bakışına ve meseleyi “hallediş” biçimine, kan parası meselesine eleştirel bir dille yaklaşıyor. Tüm bu iyi şeyleri yaparken hiç tökezlemiyor mu dizi? Elbette tökezliyor. Güçlü yanları kadar zayıf yanlarını da işaret etmek gerekiyor. Örneğin Uğur Yücel’in canlandırdığı yazar karakteri olaylara metaforik bir bakış açısı katmasının ötesinde neye hizmet ediyor? Dizideki tek iyi erkek karakter olarak simgelediği şey yeterli mi? Tartışılır. Yazar karakterinin işlevi anlamında altını çizmemiz gereken bir nokta var aslında; Müge Anlı benzeri bir program izlerken saklayamadığı şaşkınlığı karşısında Fatma karakterinin bunu gündelik bir şeymiş gibi izleyip cinayetin failini şıp diye bulması, sosyoekonomik anlamdaki yaşamsal farklılıkları güzel bir şekilde önümüze sunuyor. Bir diğer önemli soru ise kadın diyalogları ne kadar inandırıcı ve ne kadar güçlü? Senaristin erkek olduğunu göz önünde bulundurarak baktığımızda erkek diyalogların ne kadar iyi işlediği ve kurguladığı ortadayken kadın karakterlerin diyaloglarında aynı tatmini yaşayamıyoruz maalesef. 

Fatma’yı bir seri katil olarak tanımlamak da mümkün değil. Fatma’nın öldürme motivasyonu yaşadığı travmalardan besleniyor. Bu da karakterin seri katil kalıbının içine girmesi için bir nedenken, yeterli olmadığı da bir gerçek. Terminolojik anlamda bakıldığında Fatma bir seri katil tanımına uymuyor. Toplayacak olursak, toplumsal ve psikolojik birçok yaraya parmak basan bu yapımın bizlere unuttuğumuz gerçekleri hatırlattığı, çok iyi bir oyunculukla bizlere iyi bir karakteri servis ettiği bir gerçek. Merak unsurunun ve sürükleyiciliğin yüksek olduğu dizinin neden bu kadar çok beğenildiği sorusuna tekrar dönersek, yan mahallemizde bir evde, üst katımızda bir dairede görebileceğimiz hikâyelerin böylesine çarpıcı şekilde önümüze sunulması tüylerimizi ürpertiyor. Zira Müge Anlı tipi programlarda duyduğumuz hikâyelerin bizleri dehşete düşüren yanlarını çıplak gözle izlemek seyirciyi heyecanlandırıyor. Sıradan hayatların hiç de sıradan olmayan hikâyelerinin çekiciliği bu noktada devreye giriyor. Yazarın evindeki sahnede, karakterin o programı izliyor oluşu tesadüf değil elbette, bu, senaristin bir işareti hiç şüphesiz.

©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?