DuneMovie
KÜLTÜR/SANAT

Dune Filminde Kullanılan Hayvanların Binlerce Yıllık Kökeni

15 Kas 2021

Dune film serisi, 2020-2030 yıllarındaki on yıllık döneme damga vuracak gibi görünüyor. Birçok dost muhabbetinde, sosyal medyada ise Dune filminin tavsiyeleri dönüp duruyor. Bir bakıma, filmlerin ya da dizilerin en iyi reklamı olan “Fısıltı Gazetesi” iş başında! Bu filmin, arka planında güçlü bir roman anlatısı olması ve yazarı Frank Herbert’in bu hikâye için yaptığı uzun araştırmalar, yine yazarın felsefi dünyasıyla muazzam bir şekilde harmanlanmış. Ancak bu roman ve henüz başlayan film serisinin arkasında başka önemli bir güç daha var: Toplumsal belleğin ürünü olan arketipler!

Arketipler, binlerce yıllık insanlık tarihinin en erken dönemlerinden beri anlam kazanan ilk imgelerdir, diyebiliriz. Belirli dönemlere veya kültürlere ait arketipler olmakla beraber yılan, elma, hayat ağacı gibi evrensel ve zamansız imgelerin varlığı da güçlü birer ağ gibi, tüm insanlığı sarıp sarmalıyor. Masalların ve efsanelerin bu kadar güçlü olmasının sebebi de yine arketiplerin bilinçli veya bilinçsiz olarak hikâyelerin içinde yer almasıdır. İşte Dune filmi, tıpkı binlerce yıllık bir destan gibi, evrensel ve zamansız imgeleri çok başarılı kullanıyor. Özellikle hikayenin temeline yerleşmiş hayvan imgeleri, bu anlatının en güçlü yönlerinden birisi bana göre… 

Bir çöl gezegeni olan Arrakis’in, sahip olduğu baharatlar yüzünden işgal edilmesini ve o gezegende yaşayan yerli insanların mücadelesini konu alan filmde, ilk olarak değineceğimiz hayvan arketipi “yılan imgesi” olacak. Arrakis’in büyük çöllerinde yaşayan ve sömürgeci güçler için büyük bir tehdit olan bir canlı vardır: “Shai-Hulud” Bu canlı, dışarıdan gelenler için büyük bir tehlike iken Arrakis’in yerlileri olan Fremenler için çok değerlidir. Hatta bu korkunç ve inanılmaz büyüklükteki dev solucanlar, Fremen halkının var oluşlarıyla alakalıdır. Çölde birçok korkutucu hayvan kullanılabilecekken neden yılana benzeyen ve estetik açıdan bu kadar çirkin bir hayvan seçilmiş olabilir?

Toplumsal bilinçdışının ve arketiplerin yılmaz savaşçısı Carl Gustav Jung’a korkuları şöyle açıklar: “Birini idealize etmek, kötülükten korunma isteğidir aslında. İnsan korktuğu şeyi savuşturmak istediğinde idealize eder. Korkulan şey bilinçdışı ve onun büyülü etkisidir.” Zaten serini ilk filminde de sürekli olarak “Korku, aklın katilidir” denmesi bir tesadüf olamaz. Yılan veya ona benzeyen tüm canlılar, Türk, Yunan, Hitit, Roma ve Japon gibi birçok mitolojide var oluşla ilişkilidir. Şifanın, yeniden doğuşun veya seçimlerin sembolüdür. Filmde izlediğimiz ve beklenen özel insan olduğuna inanılan Paul’un önderliğinde, tüm evren, büyük bir savaşa girmek üzeredir. Tüm düzen yeniden doğacak ve yapılan seçimlerin bedelleri ödenecektir. Yani Shai-Hulud bizi korkularla yüzleştirir ve yeniden doğuşun görkemli imgesi olarak orada durur. 

Pexels
Dune filminin içinde yer alan diğer önemli hayvan figürlerinden birisi boğadır. Paul’un büyükbabasının savaştığı ve sürekli olarak hikayenin merkezine yerleştiren boğa hayvanı, arketip olarak değerlendirildiğinde toprağın gücünü sembolize eder. Çok eski dönemlerde, dünyanın bir boğanın (öküzün) boynuzlarının arasında durması hikayesi belki çağ dışı bir söylem gibi gelebilir. Oysa bu inanışın temelinde, boğa ve toprak arasındaki güçlü imgesel bağ yatar. Öte yanda mağara duvarlarına çizilen boğalardan yola çıkarsak, bu hayvan bir erkeklik, güç ve değişim sembolüdür. İktidarı isteyen ve ölüme dahi meydan okuyan her erkek kişi, bir boğanın gücüyle sınanmalıdır. Tıpkı Dune gezegenindeki Paul ve ataları gibi… 

Filmin görsel efektleri kadar, romandan beslenerek yaratılan araçlar da oldukça dikkat çekiyor. Devasa savaş gemilerinin hantal yapısına karşın yusufçuk kuşundan esinlenilerek yaratılan helikopterler, insanı büyülüyor. Eski masallarda ve efsanelerde “rüya kelebeği” olarak geçen yusufçuklar aynı zamanda sevdiği için ölümü göze alan kahramanlarla özdeşleştirilir. Paul’un, sürekli rüyalarına giren Chani, Fremen halkının efsanevi gözlerine sahip olmasının yanında tıpkı yusufçuk böceklerinin dişileri gibi elde edilmesi zor bir kadındır. Doğa ananın harika döngüsündeki gibi tüm yusufçuk kuşları, eşini arar ve çift oldukları andan sonra ölene kadar birbirinden ayrılmaz. 

Pexels
Filmdeki en sevimli hayvanlardan birisi de bir çöl faresidir. Paul’un hayvan formu olarak karşımıza çıkan çöldeki sevimli ve ufak fare, ilk bakışta bütün evrenin kaderini değiştirecek bir kahraman için pek havalı görünmüyor. Oysa anlamsal olarak fare imgesinin, filmle ve romanla güçlü bir ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Nasıl mı? Çin mitolojisine göre her yüzyılın belirli hayvanlarla özdeşleştirilen dönemleri vardır. Romanın yazıldığı 1960 yılları ve filmin hazırlık sürecinin başladığı 2020 yılı, bu takvime göre Fare Yılının başlangıçlarıdır. Fare yılına girmek demek, değişmek ve değişime ayak uydurmak anlamına gelir. Yani Paul’un ve Dune hikâyesinin geçtiği evrenin büyük bir değişime başlaması gibi… 

Şüphesiz gelecek on yıla damga vurması beklenen Dune film serisi, güçlü görselleri ve şahane müzikleri kadar kullandığı arketiplerle de güçlü bir anlatı vaat ediyor hepimize… Rüyaların, büyük savaşların ve korkuların çevrelediği bu serinin, sadece bir bilim-kurgu olarak değerlendirilmesi yanlış olabilir. Dune roman serisi ve uyarlama filmleri, öyle görünüyor ki modern dünyanın en büyük destanlarından birisi olacak... 

©2022 Beyhan&Beyhan Business Solutions Tüm Hakları Saklıdır
Yukarı Kaydır
BUNU OKUMAK İSTER MİSİN?